1 Kasım 2009

Maldivler

Evlilik koşuşturmacasından sıkılmış ve çok yorulmuş olduğumuzdan balayı tatili için denizin tadını çıkarabileceğimiz, bizi yormayacak, sakin ve huzurlu bir yer arayışına girdik. Ayrıca özel de bir yer olmasını istiyorduk bu yüzden egzotik bir ada bize cazip geldi. Çeşitli tur şirketlerinden şeyseller, maldivler, phuket, bali adalarına olan turları araştırdık. Ama bu tarz turlarda aslında tur şirketini otele yerleştikten sonra tekrar görmeyeceğimizi anlayınca turla gitmeye ne gerek var diye düşünüp kendimiz gitmeye karar verdik :)

İnternette birkaç gün araştırma yaptıktan sonra maldivlerin balayı için harika bir yer olduğunu öğrendik. Hemen internetten otel aramaya başladık. Maldivlerde Sunny maldives isminde bir tur şirketi aracılığı ile Paradise Island adında 5 yıldızlı ama fiyatları çok da abartılı olmayan bir otelde karar kıldık. Birkaç günlük mailleşmeler ve uygar'ın telefonla yaptığı pazarlıklardan sonra otelle 8 gece iki kişi herşey dahil 1.827 dolara anlaştık. Bir yandan da uçak bileti ayarladık. Türkiye'den Doha aktarmalı Katar airways'i bulduk. Uçak biletleri otelden pahalıydı. Gidiş dönüş ikimiz toplam 3.650 lira tuttu.

Düğün hazırlıklarının arasında bir de maldivlerde ne yapılabilirleri araştırdık. Tavsiyeleri dinleyip kendimize birer çift şnorkel, deniz altını çekebilmek için fotoğraf makinesi kılıfı aldık. Maldivlere vize uygulaması olmadığını öğrenip sevindik. Artık gitmeye hazırdık.

18.10.2009

Düğünü güzel ve yorucu bir şekilde bitirdik artık dinlenme zamanı :) Akşam 19:55 'de uçağımız kalkacak. Atatürk havalimanına gidiyoruz, valizlerimiz çok ağır. Check-in yaptırdıktan sonra Burger king'e gidip kendimizi whooper ile ödüllendiriyoruz (-ama uçaktaki yemekleri görünce sonradan keşke yemeseydik diyoruz.) Katar airways uçağına biniyoruz. Uçaklar çok geniş ve büyük, yemekler çok güzel. Pilot kalkmadan önce arapça bir dua okuyor.Yaklaşık 4 saat uçtuktan sonra doha'ya iniyor ve 1 saat sonra kalkacak diğer uçak için beklemeye başlıyorsunuz. Diğer uçak daha büyük bir uçak, onunla da yaklaşık 4 saatlik bir yolculuk yaptıktan sonra sabah 8:00 gibi başkent Male'ye iniyorsunuz.

Maldivler yaklaşık 2000 kusür adadan oluşan bir ülke.Adaların bazıları otel olarak kullanılıyor.
Başkenti Male de çok büyük olmayan bir ada. Uçak piste indikten sonra durup pisttin başına doğru  tekrar geri dönüp bizi indiriyor, pistin sonu yani okyanus ::) Müslüman bir ülke hatta ülkede şeriat var. Dilleri maldivce ve ingilizce. Maldivce arapçaya benziyor. Ama noktalar yerine yuvarlaklar koydukları için galiba daha sevimkli görünüyor. Fakir bir ülke turizm ve balıkçılıktan başka gelirleri yok.

İndikten sonra tur firmasından biri bizi kapıda karşılıyor. Otele gidecek teknenin kalkması için beklemeye başlıyoruz.



Hava çok sıcak ve acaip bir nem var. Tekneye binip otele doğru yola çıkıyoruz. Çok hızlı giden tekneler ile yaklaşık 10 dakika sonra otelimize varıyoruz.

Paradise Island 1 km uzunluğunda ve yaklaşık 400 metre genişliğinde çok güzel bir ada-otel.

Adanın dışardan görünen ağaçlarının hemen arkasında odalar var. Ayrıca bir de suyun üstündeki
klübe tarzı odalar da var ama onlar biraz daha pahalı. Odaya yerleşmeden önce bazı evraklar doldurmanızı istiyorlar ardından odayı seçip yerleşiyoruz.

Odalar ufak müstakil bir ev gibi.. İçinde büyük bir banyo, bir çift oturma grubu, dışarda kapalı bir duş ve televizyon mevcut. Ayrıca sahile açılan bir kapıları daha var.




Biraz dinlenip etrafı dolaşmaya çıkıyoruz. Otelde spa merkezi, tenis kotu, basketbol sahası, spor salonu, havuz ve italyan restaurantı da var. Ayrıca bir de dalış kulübü mevcut. Her yerde rengarenk çiçekler, bukalemunlar, hindistan cevizi ağaçları ... sanki cennete gelmişsiniz gibi...

Otel full dolu olmasına rağmen etrafta çok fazla insan görmüyoruz. Sanırım bu yüzden de burayı çok sevdik. Öğle yemeği için restaurata gidiyoruz. Yemekler açık büfe şeklinde, maldiv, hindistan ve avrupa mutfağından yemekler bulunuyor. Tüm yemeklerin tadına bakmak istediğimiz için hepsinden az az alıyoruz. Bu yüzden herkes bir tabak yerken bizim 3-4 tabak oluyor :) (Bu da balayında kilo almamıza neden olacak. :)) Yemekten sonra meyve tabağı hazırlıyoruz hemen kendimize. Sadece çekirdekleri yenen bir meyve görüyoruz ismi jackfruit. Ekşi ve güzel bir tadı var.



Yemekten sonra şnorkellerimizi alıp yüzmeye gidiyoruz.Burada suyun altı o kadar net görünüyor ki inanılmaz..
Bu ada aslında bir lagün. Lagün olduğu için şnorkel ile lagünün başladığı noktaya kadar gezebiliyorsunuz. Su bazı yerlerde belinize gelirken bazı yerlerde 5-6 metre derinliğe ulaşabiliyor. Çok zengin mercan resifleri , çeşitli deniz canlıları net bir şekilde izlenebiliyor.




Yaklaşık 2-3 saatlik bir geziden sonra odamıza gidip biraz dinleniyor ve ardından akşam yemeği için tekrar restauranta doğru gidiyoruz.


Burada akşamları yapılacak pek birşey yok ya da bizim gittiğimiz döneme denk gelmedi. Bazen dalış okulunun hazırladığı ve su altında çektikleri belgeseller gösteriliyor. Bazen de çocuklar için illüzyon gösterisi falan yapıyorlar. Ama disko gibi birşey ararsanız yok.

Bizde yemekten sonra cafe de oturup birşeyler içiyor bir yandan da kumda gölgesini seçebildiğimiz beyaz yengeçlerin hareketlerini izliyoruz. Ardından otele gidip bir hint kanalında gösterilen hint filmini izleyerek uyuyoruz.

19-10-2009

Sabah erkenden kalkıyoruz. Burada hayat 6 gibi başlıyor. Saat 7-9 arası kahvaltı zamanı :) Kahvaltıyı kaçırmamak için aceleyle uyanıyoruz. Hazırlanıp restauranta doğru yürümeye başlıyoruz.

Sahilde yine o çifti görüyoruz.Balayında olduğunu düşündüğümüz bir japon çift var.İki gündür güneş batarken ve doğarken kız hiç üşenmeden gelinliğini giyiyor ve sahilin çeşitli yerlerinde zavallı damat beye fotograflarını çektiriyor. :D O kadar fotoğrafı ne yapacaksa :)

Kahvaltıdan sonra odamıza dönüyoruz. Oda pırıl pırıl.. Burada insanlar fakir ama bence yaptıkları işi çok güzel yapıyorlar. Biraz dinlenip tekrar otelin içinde yürüyüşe çıkıyoruz.
Oteldeki hindistan cevizi ağaçlarının gövdelerine hindistan cevizi kabuğu bağlayıp içine orkide ekmişler. İkliminden dolayı bizdeki gibi kötü olmuyorlar tam tersi hepsi çok güzel duruyor..



Lime çiçeklerini ilk kez orada görüyoruz. Çok güzel kokuyor. Lime limonun yeşil ve minik olanları.

Etrafta devamlı bukelamunları görüyorsunuz.

Kahvaltıda bir tane kek alıp cebimize koymuştuk. Sahile gidip onu balıklara verelim diyoruz. Mavi kafalı bir balık attığımız keki tek başına yemeğe çalışıyor.


Odaya dönüp hazırlanıp bugün adanın iskele kısmında şnorkel yapmayı planlıyoruz. Balık çeşitliliği yönünden en zengin yerlerden birisi orasıymış.Sırtımız yanmasın diye tişörtlerimizi giyiyoruz.


Kafamızı suyun içine soktuğumuz zaman kırt kırt kırt gibi sesler duyuyoruz. Kocaman bir balık türü alt ve üst çenesindeki sivri dişler ile meğer mercanları kemiriyormuş.


Balığa biraz yaklaşıp fotoğraf çekmek ve yakından bakmak istiyorum ama beni tehlike zannedip bana doğru dişlerini göstere göstere yüzmeye başlıyor. Paletimle uzaklaştırmaya çalışssam da tekrar dönüp saldırıyor. Uygar beni farkedip paletiyle balığın suratına vuruyor ve beni kurtarıyor. (Kahraman kocam benim :)) Korkup dışarı çıkıyoruz bir daha da iskelenin arka tarafında dolaşmamaya karar veriyoruz.

İskelenin ön kısmında da yaklaşık 1-1.5 metre boyunda bir köpek balığı, yarım metrelik bir malta ve başka balık sürüleri de görüyoruz. (Hepsini çekemiyoruz tabi.) Ardından yorulup odamıza dönüyoruz.

Yemekten sonra masaj yaptırmak için spa merkezine gidiyoruz.

Dün gidip uygar için erkek masör sormuştuk , var demişlerdi. Bugün gittiğimizde ise sadece bayan olduğunu ama ikimizin aynı mekanda masaj yapacaklarını söylüyorlar. Uygarın da masaja ihtiyacı olduğunu bildiğim için mecbur kabul ediyorum. Ağaçların altında yarı açık bir klübeye alıyorlar sizi. İçeri de ve etrafta kimseler yok. Çiçeklerin özünden elde ettikleri bir suya batırılmış ıslak ve soğuk havlulardan veriyorlar. Elinizi yüzünüzü siliyorsunuz sizi rahatlatıyor. Hindistanlı olduğunu düşündüğümüz iki kız vücudunuza çok hoş kokan losyonlar sürüp masaja başlıyorlar. Masaj bittiğinde inanılmaz bir rahatlık hissediyorsunuz.


Masajdan sonra uçarak odamıza geri dönüyoruz. Biraz dinlenip sahilde yürüyüşe çıkıyoruz.

Kumda bir tane böcek iskeleti görüyoruz. Böcek derken şu balıkçılarda satılan ve yenen denizde yaşayan kocaman böcekler var ya onlardan. Alıp fotoğrafını çekiyoruz.

Sonra tekrar suyun altına koyuyoruz. Kum ve mercanla da sanki canlıymış havası verip ayrılıyoruz. (ertesi gün gittiğimizde böceği biri farkedip almış oluyor)


Adanın sağ tarafında bir uç kısım var. Burada  iki yönlü akıntı olduğu için herhalde suyu acaip sıcak :)
Suyun içinde oynaşan çiftler görüyoruz ama fazla yaklaşmadan odamıza doğru geri dönüyoruz. Yolda kumsalda topladığımız mercanları odaya getiriyoruz, ülkeden bunları çıkarmak yasakmış ama biz getirirken herhangi bir uyarı almadık.

Akşam yemek yiyip erkenden uyuyoruz.

20.09.2010

Sabah erkenden kalkıp kahvaltımızı yapıp bu sefer adanın arka tarafında yani odamızın ön kısmındaki  bölgede şnorkel yapıyoruz. Görünürde sadece bizden başka birkaç çift daha var.






Şnorkel yaparken bir müren görüyoruz.Bir kaç tane de yavrusu olduğunu düşündüğümüz açık renk müren var yanında. Yavru mürenler meraklı gözlerle yuvalarından dışarı çıkıp bakmak istiyorlar. Anneleri de sanki etrafta dolaşan bazı canlılara karşı onları korumak istiyor. Yavrular oyuncak gibi birşey...


Kıyıda dolaşan yavru köpek balıklarını görüyoruz. 


Su sporları merkezine uğrayıp bir tane kano kiralıyoruz. Sanırım saati 20 $ idi. Adanın etrafında bir tur atmak istiyoruz ama belli bir noktada ters akıntı olduğu için orayı yürüyerek geçiyoruz.




Kanoyla gezmek burada su seviseyi çok fazla olmadığı için acaip zevkli birşey.

Akşamüstü adanın karşısındaki balıkçı köyüne en yakın olan ucuna doğru yürümeye başlıyoruz.
Kumsalda leyleğe benzer bir kuş görüyoruz. Adada yarasalar dışında hiç kuş görmemiştik.



Balıkçı köyü de suyun üzerinde duran klübelerden oluşuyor.



Akşam yemekte arkamızda bir çocuk var yanımıza geliyor ve türk müsünüz diyor.Tanışıyoruz. Meğer o da yeni evlenmiş ve balayındalarmış. Buraya ne kadara geldiklerini soruyoruz. Türkiyeden bir tur ile 6 gece yarım pansiyon anlaştıkları fiyat, bizim 8 gece herşey dahil anlaştığımız fiyata eşit. Turla gelmeyerek hem 2 gece konaklama hem de öğle ve akşam yemekleri toplamında karlıyız.
 
Yemekten sonra masa tenisi oynuyoruz ardından yine bir hint filmi bulup onu izlemeye koyuluyoruz.

21.10.2009- 22.10.2009-23.10.2009-24.10.2009 - 25.10.2009 

Bugünlerde de adada anlattıklarımdan farklı birşey yapmadık. Bu yüzden detaylı yazmıyorum.

26.10.2009

Bugün adada son günümüz kahvaltıdan sonra check-out yaptırıp Male 'ye doğru tekrar tekneyle yola çıkıyoruz. Uçağımıza binip yine doha aktarmalı istanbula dönüyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder